15 TEMMUZ OLAYLARI ÖNCESİNDE YAŞANANLAR

Ekim 2015 – Haziran 2016

Bu tarih aralığında DEAŞ veya PKK kaynaklı olduğu iddia edilen 14 adet terör saldırısı oldu ve bu saldırılarda toplam 228 kişi hayatını kaybetti. Saldırılarda askerlere yönelik şehir eylemleri dikkat çekti. Bu olaylardan sonra terör saldırısı uyarı ve tedbirleri askeri birliklerde rutin hale geldi.

Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) ısrarlı isteği üzerine, sözde darbe girişiminin merkezi olduğu iddia edilen Akıncı Üssü’nü MİT’e bağlı yaklaşık 40 kişi ziyaret etti. 15 Temmuzdan 1,5 ay önce yapılan bu ziyarette cephaneler dahil her türlü konuda sorular soruldu. Bu faaliyet, hem MİT hem Akıncı Üssü için ilk kez gerçekleşen bir faaliyetti. Ziyaretin gerekçesi açıklanmaya çalışılsa da kamuoyunu tatmin etmedi.

4 Temmuz 2016

Milli İstihbarat Teşkilatının Askeri Birimlere gönderdiği yazıda DEAŞ terör örgütünün muhtemel saldırısına ilişkin uyarılar yapıldı. 15 -16 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan olaylarla büyük benzerlik gösteren; komutanların kaçırılacağı, Sultanbeyli gibi yerlerde çatışma çıkacağı, üslere, limanlara, gemilere, resmi kurumlara ve lojmanlara saldırı olacağı gibi istihbarat bilgileri bu yazının konu başlıklarıydı.

11 Temmuz 2016

Recep Tayyip Erdoğan Marmariste bulunan otele geldi ve 14 Temmuz tarihine kadar Erdoğan’ı gören olmadı. Bu tarih aralığındaki internet siteleri ve gazete arşivleri incelendiğinde Erdoğan’ın nerede olduğu ile ilgili bir haberin yer almadığı görüldü.

Suçluların İadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi Ek Protokolü 57 yıl aradan sonra Hükümet ve Avrupa Konseyi arasında imzalandı. Bu protokol de ”Bir devlet başkanının canına kastetme ya da kastetme girişimi” durumunda suçlunun iadesini kolaylaştıran hükmün maksadı 15 Temmuz sonrasında anlaşıldı.

14 Temmuz 2016

Terör eylemlerinin kamu düzenini ciddi şekilde bozması hâlinde Türk Silahlı Kuvvetlerine toplumsal olaylara müdahale yetkisi veren, Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme (KOKTOD) kanun değişikliği Resmi Gazetede yayımlandı.

Oysa EMASYA denilen ve İl İdaresi Kanununa dayanan, TSK’dan yardım talebi halinde kolluk güçlerine yardımı düzenleyen protokol, darbeye zemin hazırlıyor gerekçesiyle AKP Hükümeti tarafından kaldırılmıştı. Sözde darbe girişiminin önceden bilindiği ifade edilmekte iken, TSK’nın kolluk gücü olarak faaliyetlerini iyice kısıtlayıcı tedbirler alınması yerine TSK’nın kışla dışına çıkışını kolaylaştırıcı bir yasanın hızlı bir şekilde kabul edilmesi hala sırrını koruyor.

Özel Kuvvetler İhtisas Kursu mezuniyet töreni sonrasında Hulusi Akar ve Hakan Fidan başbaşa 4 saate yakın bir görüşme yaptılar. Sonrasında Zekai Aksakallı ve Hakan Fidan 40 dakikalık özel bir görüşme yaptılar. Görüşmelerin mahiyeti hakkında Yüksek Askeri Şura çalışmaları denildi ama bugüne kadar tatmin edici bir açıklama yapılamadı.

15 TEMMUZ 2016’DA YAŞANANLAR

13.20

Recep Tayyip Erdoğan’ın geleceği beklentisiyle Marmaris Çamlı Köyü Camiinde Cuma namazı için hazırlık yapıldı. Ancak ne Çamlı Köyü camiinde ne de başka bir camiide Erdoğan’ın Cuma namazına katıldığı görülmedi. Bu durum, genelde cuma namazı sonrası vatandaşlarla buluşan ve gazetecilerin sorularını cevaplayan Erdoğan için oldukça şaşırtıcıydı.

14.20

Kara Havacılık Okul Komutanlığı’nda görev yapan Pilot Binbaşı O.K., Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) giderek darbe ihbarında bulundu. Binbaşı O.K., Kara Havacılık Komutanlığı’ndan havalananan helikopterlerin MİT’e operasyon yaparak Müsteşar Hakan Fidan’ı alacağını ve bunun bir darbe hazırlığı olduğunu ihbar etti. İhbar değerlendirildi, bilgi vermek üzere bir Müsteşar Yardımcısı Genelkurmaya gönderildi.

18.10

Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan, değerlendirme toplantısı için Genelkurmay Karargâhına giriş yaptı. Yapılan ihbardan muhtemel bir darbe girişimi anlaşılmasına rağmen, Fidan’ın derdest edilme riski bulunan Genelkurmay Karargâhına rahatça gitmiş olması hala anlaşılamadı.

Toplantı sonucunda Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak’tan süratle Kara Havacılık Komutanlığı’na gitmesini istedi. Saat 19:00’dan önce Kara Havacılık Komutanlığı’na ulaşmasını, etrafı teftiş etmesini ve herhangi bir uçuşun olması halinde pilotların derhal tutuklanmasını söyledi.

18.30

Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, yurt genelinde bütün askeri uçuşların yasaklanması emrini verdi. O.K. tarafından yapılan ihbarın daha büyük bir faaliyetin parçası olabileceği düşünülmesine rağmen Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar tarafından ”kışlayı terketmeyin” emri verilmedi. Tek bir emirle başlamadan bitebilecek harekat için bu emrin niçin verilmediği konusu hala sırrını koruyor.

18.36

Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak, Ankara Güvercinlik’teki Kara Havacılık Okul Komutanlığı’na giriş yaptı. Darbe ya da MİT'e operasyon ihbarının kilit kişilerinden birisini ismen bilmesine rağmen tedbiren gözaltı işlemi dahi yaptırmadı. Hatta ihbara konu olan pilottan hangardaki bir helikopterle ilgili brifing aldı ve Hulusi Akar’a burada herşey normal bilgisini vererek döndü.

20.22

MİT Müsteşarı Hakan Fidan, o saate kadar bulunduğu Genelkurmay Karargâhı’ndan ayrıldı. Bugün darbecilikle suçlanan ve onlarca müebbet alan Genelkurmay karargâhındaki bazı askerlerin yanından hiçbir müdahale olmaksızın çıkıp gitmesi ”bu insanlar darbeciyse hedefteki birinin gitmesine neden izin verdiler” sorusunu akla getiriyor.

21.22

Fırat Alakuş komutasındaki Özel Kuvvetler Komutanlığı ekibi Genelkurmay Başkanının emniyetini almak maksadıyla karargâha giriş yaptılar.

21.37

İmza blokunda Silahlı Kuvvetler Komuta Harekât Merkezi Amiri Albay Osman Kardal ve İcra Subayı Binbaşı Erhan Metin isimlerinin yer aldığı ”Hazırlık ikazı ve birlik intikali” konulu mesaj gönderildi. Bu mesajların ıslak imzalı orijinal nüshaları olmadığı gibi sanıklar da suçu kabul etmediler.

21.52

İmza blokunda Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanı Mehmet Partigöç ve General Amiral Şube Müdürü Cemil Turhan’ın adının yer aldığı ”Atama” konulu mesaj, Genelkurmay ve komutanlıklara gönderildi. Bu mesajların ıslak imzalı orijinal nüshaları olmadığı gibi sanıklar da suçu kabul etmediler. Yaklaşık üç sene sonra Milli Savunma Bakanlığınca Ankara 25 inci Ağır Ceza mahkemesine gönderilen fişleme içerikli liste ile sıkıyönetim atama listeleri arasında büyük benzerlikler bulunduğu ortaya çıktı.

22.21

İmza blokunda Yurtta Sulh Konseyi ibaresi bulunan ‘Sıkıyönetim Direktifi’ konulu mesaj, tüm bakanlıklara gönderildi. Stratejik önem sıralamasında son sıralarda yer alan Bakanlıklara sıkıyönetim mesajı gönderilmesinin hangi amaca hizmet etmiş olduğu hala kafalarda soru işareti. Bu mesajı ve gönderilen diğer mesajları çektiği iddia edilen 4 sanık kamera kayıtlarıyla başka yerlerde olduklarını ispat etmelerine rağmen ceza almaktan kurtulamadı.

23.03

Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar 1A kapısından çıkış yaparak helikopterle Akıncı Hava Üssüne götürüldü. Akar derdest edildiğini iddia etse de daha sonra ortaya çıkan görüntülerde yanındaki askerlerin koruma amaçlı hareket ettikleri, hatta kepini istediği ve yanındaki askerleri ”helikopterin pervanesine dikkat edin” diye uyardığı ortaya çıktı.

23.17

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) görevlisi Sadık Üstün eski devre arkadaşı Elazığ’daki 8 inci Kolordu Komutanını aradı ve “darbenin muhtemel askeri liderinin Org. Akın Öztürk olduğunu“ ifade etti ve bu ifade askeri ceride kayıtlarına girdi. Oysa bu saatte Org. Akın Öztürk henüz lojmanda torunlarıyla vakit geçiriyordu, henüz Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal tarafından Akıncı Üssüne gitmesi emri verilmemişti ve gece yaşananlarla ilgili bağlantısına dair hiçbir işaret yoktu.

23.18

Emniyet Genel Müdürlügü Havacılık Daire Baskanlıgının 110 kuyruk numaralı F-16 uçağıyla bombalandığı iddia edildi. Ancak dosya kapsamında Türk Havacılık Uzay Sanayii (TUSAŞ) ’ın hazırladığı raporda, 110 kuyruk numaralı uçağın son olarak 14 Temmuz’da kalkış yaptığı ve 15 Temmuzda uçmadığı tespit edildi.

16 TEMMUZ 2016

00.00-00.30

Gökhan Şahin Sönmezateş timi haricindeki asker süsü verilen tim Erdoğan’ın villasının önündeki sahile iple indirildiler. Kim olduğu hala bilinmeyen bu tim Erdoğan’ın koruma polisi Mehmet Çetin’i şehit ettiler.

00.07

Yalova ‘da kamp için bulunan Hava Harp Okulu öğrencileri terör saldırısı ihtimalinden dolayı güvenli bölge olan Yeşilköy Hava Harp Okulu yerleşkesine intikal ettiler. Hiçbir ikaz olmaksızın birçok polis noktasından geçerek Boğaziçi Köprüsüne ulaştılar. Otobüsleri ateşe verildiği için köprüyü kapatan diğer askeri grubun arasına sığındılar. Sabaha karşı iki Harbiyeli öğrenci durumlarını açıklayamadan vahşiler tarafından linç edildi.

00.24

Facetime uygulaması üzerinden CNN Türk canlı yayınına görüntülü olarak bağlanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hareketliliğin TSK içerisindeki küçük bir azınlığın girişimi olduğunu belirtti ve halkı sokaklara çıkmaya çağırdı. Bugün itibarıyla yandaş AKP mahkemelerinin bile tespit edebildiği sadece 3000 e yakın Darbeci (!) karşısında yüzbinlerle ifade edilen silahlı güç varken neden halkın sokaklara çağrıldığı anlaşılamadı.

01.00

Cumhuriyet Savcısı Serdar Coşkun 15 Temmuz olayları kapsamında yaşananları tutanak altına aldı ve darbe soruşturmasının ilk adımını attı. Tutanakta; Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ’in kuşatılması, MİT personeli ile bu kuşatmacı askerler arasında çatışmaların çıkması, Gölbaşı’ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığının bombalanması, Ankara Emniyet Müdürlüğü silahlı kuvvetlerce kuşatılması ve Cumhurbaşkanlığı Sarayının kuşatılması gibi o gece hiç gerçekleşmeyen olaylara yer verilmiş olması kuşkuları arttırdı.

02.16

Henüz sıkıyönetim emri yayınlanmamışken gelen mesaj emriyle Özel Kuvvetler Komutanı olarak atandığı belirtilen Semih Terzi görevi devralmaya geldiği Gölbaşı’nda Ömer Halisdemir tarafından hiçbir uyarıda bulunmadan iki el ateş edilerek vuruldu. Ömer Halisdemir ise elindeki silahla ağaçlık alana doğru kaçarken tim personeli tarafından vuruldu. Kanuna aykırı infaz emri veren ve TCK m.38 çerçevesinde kasten öldürmeye azmettirme suçu işleyen Zekai Aksakallı hakkında soruşturma bile açılmadı.

02.21

Erdoğan’ın çağrısı üzerine sokağa çıkan sivil halk, Genelkurmay Karargâhı’nın doğu giriş kapısından Genelkurmay kışlasına ve ardından da Karargâh’a girdi. Yaklaşık 50 civarında sivil, çeşitli sloganlar atarak katlar arasında dolaşmaya başladı. İçlerinde istihbarat yönlendirmeli provakatör kişiler bulunmaktaydı. Birçoğu, Yüksek Askeri Şura ve benzeri çalışmalar maksadıyla fazla mesaide bulunan ve dışarı çıkamayan Genelkurmay personeli neler yaşandığını anlamadı ve kışlanın emniyetini sağlamaya çalıştı.

02.30-03.00

Gökhan Şahin Sönmezateş timi haricindeki asker süsü verilen timler Grand Yazıcı Club Turban Oteline helikopterle saldırı düzenlediler. Olay yerine gönderilen polislerden Nedip Cengiz Eker otelin etrafına konuşlanan ve polislere tuzak kuran sahte tim tarafından şehit edildi. Bu timlerin kimlerden oluştuğu hala büyük bir muamma.

02.35

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 105 kuyruk numaralı F-16 tarafından bombalandığı iddia edildi. Karakutu verilerine göre 02.33’te Akıncı Üssü’nden kalkış yapan 105 kuyruk numaralı uçağın 2 dakika sonra yani 02.35’te bomba butonuna basmasının imkânsız olduğu sanıklarca dile getirildi.

03.14

663 kuyruk numaralı F-16 uçağının TÜRKSAT’a dört adet bomba atışı yaptığı iddia edildi. İddianamede TÜRKSAT’ın vuruluş zamanı olarak: 03:14, 03:15, 03:17 ve 03:19 saatleri belirtildi. Türkiye Uzay Sanayii (TUSAŞ)’ın kara kutu kaydını içeren raporuna göre ise bu uçak 03:19’da Akıncı üssünden havalandı. Bu patlama saatlerinde 663 kuyruk numaralı F-16 henüz yerdeydi ve bu olay cevapsız kalan sorular içinde yerini aldı.

03.20

Şükrü Seymen komutasındaki askerler Marmaris’te Casa De Maris Otelinin arkasındaki bahçeye indirildiler.

04.00

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca örgüt üyesi olduğu iddia edilen binlerce yargı mensubu için gözaltı kararı verildi. Ortada darbe gibi bir tehdit varken ve faillerin asker kişiler olması beklenirken yargı mensuplarına yönelik gözaltı kararı alınması anlaşılamadı.

06.17

Darbenin yönetildiği iddiasıyla Jandarma Genel Komutanlığını gece boyunca ateş altında tutan Emniyet Özel Harekât, içerideki askerleri teslim almaya başladı. Jandarma Yüzbaşı Yasin Özdemir elleri havada, yarı çıplak ve kimseye tehdit oluşturmayacak şekilde teslim olmak için güvenlik güçlerine doğru ilerlediği esnada, görev yaptığı kışla nizamiyesinde vurularak öldürüldü. Failler ile ilgili etkili araştırma yapılmadı ve olay aydınlatılmadı.

07.45

Ankara Akıncı Jet Üssüne operasyon düzenlenerek Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın kurtarıldığı belirtildi. Ancak mahkeme dosyasındaki kamera görüntüleri, Hulusi Akar’ın üssü gelirken ve ayrılırken protokole uygun karşılandığını ve yolcu edildiğini ortaya koydu.

15 TEMMUZ OLAYLARI SONRASINDA YAŞANANLAR

“Bir Olayın Failini Bulmak İstiyorsanız Kime Yaradığına Bakın“ ilkesi stratejistlerin, istihbaratçıların ve akademisyenlerin kabul ettiği temel bir ilkedir. 15 Temmuz olayları kime yaradı hep beraber bakalım;

  • Recep Tayyip Erdoğan’ın korkulu rüyası 17-25 Aralık yolsuzluk dosyaları unutturuldu, muhalefet partileri bile bu kelimeleri telaffuz edemez oldu.
  • 16 Nisan 2017 Referandumuyla tek adam sisteminin resmi adı olan ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine‘ geçildi. Parlemento işlevsiz hale getirildi.
  • Erkler ayrılığı sistemi sona erdi, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkeleri uygulanamaz oldu.
  • Medya tek ses haline getirildi, sistemin izin verdiği bir iki ses dışında muhalif, eleştirel tek bir habere bile rastlanamaz oldu. Halk algı yönetimlerine ve algı medyasına kurban edildi.
  • Türk Silahlı Kuvvetlerinde batı yanlısı, hukuka ve demokrasiye saygılı askerler tasfiye edildi ve bu durum İran’da Doğu Perinçek tarafından ‘Bir operasyonla TSK’daki NATO’cu, AB’ci kesim temizlendi. General, subay dâhil 30 bin askeri attık‘ sözleriyle itiraf edildi.
  • Türk Silahlı Kuvvetlerinin 2000 yıllık geleneği çökertildi, disiplin sistemi altüst edildi. Uygun adım yürümeyi bile beceremeyen subaylar yetişmeye başladı.
  • Demokrasi ve hukuk ortamında yaşayamayan derin yapılar tekrar güçlendi. İşkence, insan kaçırma ve fişleme gibi uygulamalar tekrar geri geldi.
  • Her diktatöryal rejimin ihtiyacı olan savaş ortamına geçildi. Suriye ile savaş konusunda maceralara girmeyi reddeden sağduyulu askerler tasfiye edildi ve darbeci ilan edildi.

Bununla birlikte soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçlar karakteristiğine uygun yasadışı, hukuksuz ve zalimane birçok eylem gerçekleşti. Bu kapsamda;

  • 600 bine yakın insan terör örgütü üyeliği iddiasıyla soruşturma geçirdi. Türkiyenin kabul etmiş olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, BM Medeni Haklar Sözleşmesi gibi Uluslararası sözleşmeler gözardı edilerek, özgürlük ve güvenlik hakkı rafa kaldırıldı.
  • OHAL dönemine geçildi ve bu dönemde 130 binden fazla kamu personeli görevinden ihraç edildi.
  • Basın yayın alanında "terör örgütleriyle ilişkileri olduğu" iddiasıyla çok sayıda gazete, TV, ajans ve radyo kapatıldı.
  • 181 bin kişinin pasaportuna sınırlama konularak yurtdışına çıkmaları yasaklandı. Suç isnadı olmayan ailelerin yurt dışına çıkmaları engellenerek, Anayasada yer alan serbest dolaşım hürriyeti rafa kaldırıldı.
  • OHAL ilanından günümüze, olaylardan doğrudan veya dolaylı etkilenen 657 insan hayatını kaybetti.
  • Hiçbir delil olmaksızın binlerce insanın mallarına devlet tarafından el konuldu. Şirketler ve belediyeler başta olmak üzere birçok kuruluşa kayyım atandı.
  • Hatırı sayılır bölümü kadın olan yüzbinlerce masum insan tutuklandı, uyduruk gerekçelerle hapis cezasına mahkûm edildi ve edilmeye devam ediyor…