Atılan Füzeler Nereye Düştü?

Atılan Füzeler Nereye Düştü?
16/06/2025

Plt.Kur.Bnb. Fatih Çavur mahkemede verdiği ifadesinde 15 Temmuz'a dair çarpıcı sorular soruyor. Mahkeme heyetinin cevabını veremediği bu soruları yazımda tarihe not düşmek adına derledim.

Keskin Nişancılar Nereden Geldi? 

Tuğgeneral Ahmet Hacıoğlu'nun ifadesinde “Keskin nişancıları çatıya biz yerleştirdik” deniyor. Saat 01.00’e kadar 8 kişinin öldürüldüğünü açıkça dile getiriyor. Bu sekiz kişi kim? Öldürenler kim? 

O gece hayatını kaybeden bazı vatandaşların cenazelerinden, bazılarının zırh delici çelik çekirdekli mermilerle vurulduğu; Ankara İl Emniyet Müdürlüğü'nün beyanlarına göre de çevredeki yüksek binalara keskin nişancılar yerleştirildiği anlaşılıyor. 

Bir kadın, eşinin çatıdan gelen keskin nişancı ateşiyle öldürüldüğünü söylerken, mahkeme hakimi “Helikopter mi vurdu, keskin nişancı mı?” diye sorduğunda, açıkça keskin nişancı vurgusu yapılıyor. 

Adli tıp raporlarına çelik çekirdekle vurulan cenazeler yansıdığı hâlde, bu mermilerle vurulanların kim olduğu ve kim tarafından vurulduğu ne emniyet ne de adli makamlar tarafından araştırılmıyor. Konu sadece duymazdan geliniyor. 

Dağıtılan Silahlar Kimleri Vurdu? 

Emniyetin bazı birimlerinin halka silah dağıttığı ve hatta bunlardan bazılarının kaybolduğu kesin olarak biliniyor. Ama bu silahlarla kimler ateş etti, kimler vuruldu? Bunların kaydı tutuldu mu? Bu sorular bugüne kadar cevaplanmadı. 

Polis telsiz kayıtlarında geçen bir diğer kritik ifade: “Silahlı kişilerin polis olup olmadıklarına dikkat edilip araştırılması” yönündeki telsiz kaydı, emniyet birimlerinin sorumsuzluğunun bir başka vesikası. Birçok cenazeye dair ölüm raporu, adli tıp kaydı da tutulmamış olmasıyla birleşince durumun vehameti daha da büyüyor. 

Ayrıca sivillerin tankları ve zırhlı araçları kullanmaya, ateş etmeye çalıştıkları da polis telsiz kayıtlarında geçen bir başka gerçek. 

Hedefsiz Füzeler ve Karanlığa Gömülen Gerçekler 

O gece kullanılan mühimmatlar arasında TSK envanterinde bulunmayan füzeler var. MİT Müsteşarı, Meclis raporunda, Külliyeden ve MİT yerleşkesinden füze atıldığını kabul ediyor. Zaten 04.55 sularında iki füzenin atıldığı da kamera kayıtlarında görülebiliyor. Binbaşı Çavur’un bu noktada sorduğu can alıcı soru ise şu: 

“O gece hiçbir hava aracı düşürülmedi. Atılan bu füzeler nereye düştü?” 

Neden araştırılmıyor? Neden maddi gerçeği açığa çıkarmak için gereken çaba gösterilmiyor? 

Halka Bilinçli Yönlendirme 

Telsiz kayıtlarında Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün “Vatandaşlarımızı askerlerin önüne yönlendirelim” şeklindeki ifadeleri, halkın askerle bilinçli bir şekilde karşı karşıya getirildiğini gösteriyor. 

Cumhurbaşkanı’nın "Ne yapacaklarsa orada yapsınlar" diyerek halkı havaalanlarına ve meydanlara çağırması da kamu güvenliğini hiçe sayan bir başka çağrı olarak düşünüldüğünde verilen talimatların benzerliği dikkat çekiyor. Polisin kolluk görevini yapmadığı, yaşanan toplumsal olaylarda halkın güvenliğini gözetmek ve halkı korumak yerine bilerek ve isteyerek çatışmaların ve tehlikenin içine nasıl sürüklendiğini gözler önüne seriyor. 

Olaylar Yaşanmadan Önce Tutanaklar İmzalanmış 

Savcı Serdar Coşkun’un 01.00’da imzaladığı tutanak, henüz gerçekleşmemiş ve saat 01.00’den sonra yaşanacak olayların da imzaya dâhil edilmesi ile tam anlamıyla kurulan kumpasın büyüklüğünün imzası konumunda. 

Rol Dağılımı Önceden Yapılmış mıydı? 

Ankara Minibüsçüler ve Şoförler Odası Başkanı’nın ifadesine göre saat 20.30–20.40 arası Cumhurbaşkanlığı, Büyükşehir Belediyesi ve Emniyet tarafından arandığını; 

Altındağ AKP İlçe Başkanı Ahmet Karaca, 21.30’da evindeyken ve henüz hiçbir şey belli değilken, 22.00’de parti binasında toplanma talimatı alarak, yönetim kurulu üyelerine mesaj çekildiğini ve Cumhurbaşkanı’ndan haber bekleneceğini aktarıyor. 

Ankara Büyükşehir Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı'nın ifadesinde, saat 20.40’ta kumanyaların hazırlanıp dağıtılmak üzere araçlara yüklendiği belirtiliyor. 

Birçok sivil ve polis vatandaşın ifadeleri örnek gösterilerek yapılanların tamamının görünmeyen bir el tarafından kontrol edildiğinin aşikâr olduğu belirtiliyor. 

Ancak mahkemeler, en düşük rütbeli askere bile o gece emri kimden aldığına dair çapraz sorgular yaparken, o emirleri veren üst düzey kişilerin kim olduğu araştırılmadığını ve bu şekilde adaletin eksik kalacağını ifade ediyorlar. 

Görevli bir pilot olan Fatih Çavur’un ifadesi net: 

“Bana verilen görevi yerine getirdim. Ne uçuş esnasında ne sonrasında hiçbir suç işlemedim.” 

Oluşan tüm patlamaların ve patlama kaynaklı olduğu söylenen ölümlerin birçoğunun adli tıp raporunun olmadığı, gereken incelemelerin neredeyse hiçbirinin yapılmadığı ve bu ölümlerin sorumluluğunun pilotların üzerine atıldığı, ancak mahkeme görüntüleri ve gerçekler ortaya çıktıkça bu suçlamaların düşeceği aşikâr. 

15 Temmuz gecesi, karanlık planların, örtülü operasyonların gecesiydi. Ve bu gecenin mağdurları günah keçisi ilan edilen, vatanlarına sadakatten başka bir duygu beslemeden görevlerinin gereğini emir-komuta zinciri içinde yapan kahraman askerler olmuşlardır. 

Gerçek, bir gün mutlaka ortaya çıkar. 

Ama o gün geldiğinde, bu gerçekleri saklayanlar hangi yüzle halkın karşısına çıkacaklar? 

Tarih bu kahramanlıkları yazacaktır.

Kemal Çetiner