Kurmay Subay Oranının Azalmasının Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Stratejik Kapasitesine Etkisi
15 Temmuz 2016 Sonrası Döneme ait Küçük Bir Analiz
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) son on yılda terfi sisteminde gözlenen değişim, özellikle kurmay subayların oranındaki belirgin düşüş ile dikkat çekmektedir. 2025 Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) kararlarına göre Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan generalliğe terfi eden 39 albaydan yalnızca 11’i, Deniz Kuvvetleri’nde terfi eden 12 albaydan 3’ü, Hava Kuvvetleri’nde terfi eden 10 albaydan ise yalnızca 2’si kurmay subaydır. Bu oranlar, stratejik planlama ve büyük ölçekli kuvvet harekâtı yönetimi gibi alanlarda uzmanlaşmış subayların komuta kademesindeki yerinin daraldığını göstermektedir.
15 Temmuz 2016’daki sözde darbe girişiminin ardından TSK’da kapsamlı bir tasfiye süreci yaşanmış, bu süreçte 1.894 kurmay subaydan 1.119’u ihraç edilmiştir[1] . Bu oran, kurmay kadrosunun yaklaşık %59’unun bir anda sistemden çıkarılması anlamına gelmektedir. Ortaya çıkan bu boşluk, sınıf subaylarının terfi oranını artırmış, kurmaylık eğitimi almış personel havuzu ise daralmıştır. Özellikle 2017 ve 2018 YAŞ kararları ile başlayan bu eğilimle; bugüne kadar Kara Kuvvetleri’nde terfi eden albayların büyük çoğunluğu kurmay olmayan subaylardan oluşmuştur.

15 Temmuz 2016 sonrası köklü bir değişikliğe uğrayan Kurmay eğitimi, subaylara[2] yalnızca taktik düzeyde değil, stratejik seviyede de harekât planlama, çok boyutlu kriz yönetimi, kolordu ve üzeri birliklerin harp ortamında sevk ve idaresi gibi ileri düzey yetkinlikler kazandırmaktadır. Bu eğitim, aynı zamanda kurum içi disiplin, mesleki etik ve kurumsal sadakatin de pekiştiği bir süreçtir. Kurmay altyapısının zayıflaması, TSK’nın kurumsal hafızasında erozyon yaratma ve stratejik karar alma kapasitesini sınırlama riski taşımaktadır.
Stratejik ve operatif seviyedeki karargâhlarda kurmay subayların eksikliği, doğrudan karar alma süreçlerinin kalitesine yansımaktadır. Kurmaylar, komutanlara alternatif harekât tarzları geliştirme, risk analizi yapma ve kuvvet çarpanlarını entegre etme imkânı sağlar. Bu mekanizmanın zayıflaması, kararların daha dar bir bakış açısıyla alınmasına, stratejik öngörünün zayıflamasına ve alternatif senaryoların yeterince üretilmemesine yol açar. Sonuç olarak kararlar daha çok taktik reflekslere dayanır, stratejik vizyon zayıflar.
Sosyolojik açıdan değerlendirildiğinde, bu durum ordu içerisinde güven, aidiyet ve profesyonel kimlik algısında çeşitli değişimlere yol açma potansiyeli taşımaktadır. Kurmay subaylar tarihsel olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “entelektüel çekirdeğini” oluşturan; askeri bilimler ve harp akademilerinde yetişmiş, ulusal ve uluslararası askeri literatüre hâkim bir subay grubudur.
Bununla birlikte, sınıf subaylarının kurumsal yapıya sağladıkları katkılar da göz ardı edilmemelidir. Sınıf subayları, meslek yaşamları boyunca belirli sınıf, branş veya görev alanlarında (örneğin piyade, topçu ya da lojistik) uzmanlaşmakta; bu sayede derin saha bilgisi, operasyonel deneyim ve uygulamaya dönük beceriler geliştirmektedir. Dolayısıyla, ordunun günlük işleyişi ve sahadaki etkinliği açısından vazgeçilmez bir role sahiptirler. Ancak, sınıflararası, kuvvetlerarası (müşterek) ve ülkeler arası (birleşik) harekâtların planlanması ve icrası için gerekli olan stratejik analiz, bütüncül bakış açısı ve çok boyutlu düşünme becerileri büyük ölçüde kurmaylık eğitimi ve bu eğitimi takip eden mesleki tecrübeler aracılığıyla kazanılmaktadır.
Bu çerçevede, kurmay subayların yerine stratejik eğitimden geçmemiş subayların getirilmesi, hem kurum içi liyakat algısında zayıflamalara hem de toplum nezdinde orduya duyulan güvenin sarsılmasına yol açabilir. Bununla birlikte, burada vurgulanması gereken husus, sınıf subaylarının katkılarının küçümsenmesi değil; aksine, onların operasyonel uzmanlığı ile kurmay subayların stratejik kapasitesinin birbirini tamamlayan nitelikler olduğudur.
Bu noktada, ayrıca sürecin yalnızca kurumsal yapıyı değil, aynı zamanda liyakat ilkesini de iki farklı düzlemde zedelediği görülmektedir. İlk olarak, sınavsız ve objektif ölçütlerden uzak bir biçimde işleyen mevcut sistem, liyakat yerine sadakati önceleyen bir yapıya dönüşmektedir. İkinci olarak ise, bu bozulmuş sistemden geçmiş olsa dahi belirli ölçüde akademik gayret göstermiş, Harp Enstitülerinde iki yıla yakın yoğun bir eğitim sürecinden geçen ve bu sayede ek bilgi, disiplin ve analitik düşünme kapasitesi kazanan subayların yerine; herhangi bir akademik sürece tabi tutulmamış, fanatik biçimde doktrine edilmiş kadroların tercih edilmesi söz konusudur. Bu durum, hem ordu içerisinde bilgi, yetkinlik ve profesyonel gelişim açısından bir gerilemeye yol açmakta hem de komuta kademesinde niteliksel erozyon yaratmaktadır. Sonuç olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde en sınırlı entelektüel donanıma sahip subayların üst düzey görevlere getirildiği algısı güçlenmektedir.
Bu hususlara ilave olarak; Uluslararası askeri sistemlerle karşılaştırıldığında, modern ordularda stratejik düzey komuta görevlerine atanan personelin büyük çoğunluğunun yüksek düzey harp akademisi veya muadili eğitimlerden geçmiş olduğu görülmektedir. Bu bağlamda TSK’da kurmay subay oranındaki azalma, uzun vadede NATO standartlarında operasyon planlama ve koordinasyon kapasitesinin düşmesi riskini beraberinde getirmektedir.
Sonuç olarak, 15 Temmuz sonrası dönemde kurmay subayların komuta kademesindeki oranının azalması, yalnızca personel planlama meselesi değil, aynı zamanda kurumsal kapasite, stratejik öngörü ve ulusal güvenlik açısından kritik bir konudur. Bu gelişme, TSK’nın gelecekteki komuta yapısının stratejik düşünme becerileri sınırlı bir kadrodan oluşma ihtimalini artırmakta; bu da uzun vadede Türkiye’nin askerî caydırıcılığı ve harekât etkinliği üzerinde olumsuz etkilere yol açabilecek yapısal bir zafiyet yaratmaktadır. NATO tecrübesi olan pek çok subayın sahada gördüğü gibi, stratejik aklın eksikliği yalnızca bir kurum içi mesele değil, aynı zamanda Türkiye’nin ittifak içindeki rolünü ve bölgesel güç olarak etkinliğini doğrudan etkileyen bir zaafiyet alanıdır.
Ali Haktan
Kaynak:
[1] Milli Savunma Bakanlığı Personel Genel Müdürü Tümgeneral Orhan Gürdal Açıklaması
https://www.tigrishaber.com/tsk-kurmay-subaylarin-yuzde-95i-feto-baglantili-cikti-132567h.htm?
[2] Kara Harp Enstitüsü Müdürlüğünün Misyon ve Vizyonu;
Misyon: Vatanına, milletine ve devletine bağlı, Atatürkçü düşünce sistemini özümsemiş, milli değerlere, demokratik kültür ve tarih bilincine sahip, muhakeme, askeri planlama, liderlik vasıfları yüksek, bölgesel ve küresel askeri ve siyasi gelişmeleri analiz edebilen karargah subayları ve kurmay subaylar yetiştirmek.
Vizyon: Bilimin ve teknolojinin imkanlarını kullanarak, geleceğin komutanlarını yetiştiren, eğitim ve öğretim kalitesi yüksek, yenilikçi, öncü bir eğitim kurumu olmak.