Tarihe Not Düşenler: Orgeneral Akın ÖZTÜRK

Tarihe Not Düşenler: Orgeneral Akın ÖZTÜRK
03/31/2024

Hukuk normlarının uygulanmadığı, siyasi saiklerle kararların alındığı mahkemelerde, her türlü engelleme ve olumsuzluğa rağmen yaptıkları savunmalarla masumiyetlerini kanıtlayanların tarihe düştükleri notları duyurmaya devam ediyoruz.  Bu kapsamda Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı yapmış olan Orgeneral Akın Öztürk’ün mahkemede tarihe geçecek sözlerini sizlerin de istifadesine sunuyoruz.

Orgeneral Akın Öztürk,  Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/05/2019 tarihli duruşmasında şu sözlerini tarihe not düşmüştür;

“Başkanım duruşmanın nasıl biteceğini bilmediğim için öncelikle hazirunun yaklaşan Ramazan Bayramını kutluyorum. Milletimize hayırlar getirmesini diliyorum. … Efendim menfur darbe girişimi, çıkartılan haber ve bu haberlere dayanan basın kuruluşlarında yaratılan yalan ve algı yönetimi amaçlı programlar ve bunlara kucak açan polis, siyasetçi. asker, personel bilgilerinden esinlenerek oluşturulan iddianameyle suçlanıyorum. ... Tutuklandığım 18 Temmuz tarihinden bu yana geçen 34 ay içerisinde 5 kere savunma yaptım. 2 savcılıkta 3 de mahkemede, esastan ve usulden duruşmalarda. Duruşmalar esnasında zaman içerisinde elde etmiş olduğum bilgileri ilave ettim farkı bir tek budur. Zaten gerek sağolsun avukatım ve gerekse belli bir zaman geçtikten sonra aileme dedim ki; eğer ölür kalırsam hakkınızı helal etmeniz açısından arkamdan bir Fatiha okumanız için bilin ki 15 Temmuzla ilgili her şeyi ben mahkemede söyledim. Sizden sakladığım bir tek kelime bir şey yok. Avukatıma önce sen inanacaksın bana, ailem ve çocuklanm da inansın gerisi önemli değil dedim. Haliyle duruşmalarda ve ifadelerde söylediğim kelimelerin hepsinin arkasındayım ve hiçbir farklılık yok. Ancak duruşmalarda ortaya çıkan gerçekler, elde edilen bilgiler. tanık, sanık ifadelerinden baktık ki ilk hazırlanan iddianame aynen muhafaza ediliyor ve sayın duruşma savcımız da mütalaasında aynen kes kopyala yapıştır usulüyle vücuda getirilen iddianameyi mütalaasına sokmuş ve içindeki yanlış ve yalanlarla maalesef.

Bu gelinen noktada Türk hukuk tarihine bir utanç sayfası olarak geçecek bu iddianame ile 250,  sayısını tam hatırlamıyorum, 258 miydi 252 defa bilemiyorum müebbet hapis istemiyle yargılanıyorum. Hakkımdaki iddialar bu iddiaların hepsi iki tane sebebe dayanıyor. Bir o düğüne niye katılmadın? İki, Partigöç'le niye konuştun? Bunların sebeplerini ben size arz ettim. Uzamasın diye söylemiyorum. Ama şunu söylemek istiyorum ki bir daha bir olay olursa emekli bir asker sayın veya ihtiyar sayın yine memleketin başına bir felaket gelirse asker olsun. trafik kazası olsun, sel baskını olsun, deprem olsun, yine arayacağım yer silahlı kuvvetler harekat merkezidir. Dolayısıyla oradan kime yönlendirilirse Partigöç'e mi, başkasına mı yine orayı arayacağım bunu bilmelisiniz. Ben bu iki sebepten dolayı varlığı ispat edilemeyen, yurtta sulh konseyi diyelim, olmayan bu konseyin üyesi ve örgüt yöneticisi ve idarecisi olarak suçlanıyorum. Efendim burada şunu söylemek istiyorum, bunların yalan olduğunu, ben uzun uzun anlattım size aslında.

Doğru çizmelerini giyene kadar yalan dünyayı iki kere dolaşırmış. Bugün ben bu durumdayım. 34 aydır suçsuzluğumu ispat etmeye çalışıyorum fakat yalan etrafımda helezon oldu. sökmek mümkün değil. Bu nedenle hakkımda haber çıkartan, çeşitli basın organlarıyla, aylarca köpürtüp yanlış algı yaratan basın mensuplarını, bunlara kucak açan fırsat veren polis, siyasetçi ve ikbal ve istikbal uğruna yaptığı askerlik yeminini unutarak 15 Temmuz gerçeklerini çarpıtan yanlış ve hatta yalan söyleyen ve ordunun temel değerlerine ihanet eden asker arkadaşlanmı lanetliyor ve onları Allah'a havale ediyorum. Allah onları bildiği gibi yapsın.

Ama şu iyi bilinmeli ki sular yükselince balıklar karıncaları yer. Sular çekilince de karıncalar balıkları yer. Bugün kudret sahipleri üstünlüğüne güvenmesin, kimin kimi yiyeceğine sular, zaman karar verecektir. Sayın Başkan, bu yalanlar ve karalamalar, bu orduya 46 yıl hizmet veren benim, vatan, millet, bayrak aşkımı engelleyemeyeceklerdir.

Biz asker olduğumuz için paşalardan aldım örnekleri. Paşanın biri diyor ki, ‘insana sadakat yaraşır görse de ikrah. yardımcısıdır doğruların Hz. Allah.’        Ziya Paşa söylüyor.

Sayın Başkan son sözüm heyetinize oluyor. Hayal kırıklığına uğrayanlar, endişe duyan ve korkanlar, ikbal ve istikbal kaygısı taşıyanlar ve tutkularının esiri olanlar, vicdan ve ruhlarını özgür kullanamazlar. Ben söylemiyorum bunu Konfiçyüz binlerce yıl önce söylemiş bunu. Bu nedenle Sayın Başkan, korkmayın, etkilenmeyin, hukuk donanımınızı ve vicdanınızı Allah'ın huzurunda ve millet adına ortaya koyun ve asrın davasında onurlu bir kişi, bir yargıç olarak bari siz tarihteki yerinizi alın. Sayın Başkan son sözüm; bir ülkede namus erbabı kişiler, namussuzlar, hırsızlar ve yalancılar kadar cesur olmazsa o ülke iflah olmaz, insanlar da hiçbir zaman mutluluğu yakalayamaz. Bu da başka bir paşa, müteveffa İsmet Paşa'nın lafı, saygılar sunuyorum. Karannıza saygı duyuyorum. Milletimiz için hayırlı olsun.“


(*) Yazarlarımızdan Fatih Ayhan Acar tarafından derlenmiştir.

Kaynak
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/05/2019 tarih ve 2017/109 esas sayılı SEGBİS çözüm tutanağı