Org. Hulusi Akar - Genelkurmay Başkanı

Org. Hulusi Akar - Genelkurmay Başkanı
27/02/2025

I. 15 TEMMUZ ÖNCESİ FAALİYETLERİ

Kışla Emniyeti ile İlgili Emirleri

Hulusi Akar’ın kışla emniyeti konusunda verdiği sert emirler, 15 Temmuz’dan önceki son bir yıllık süreçte Ankara'da yaşanan terör saldırıları ve  istihbarat raporlarında da kışlalara her an bir saldırı olabileceği bilgisi, askerlerin 15 Temmuz gecesi kışlalarını savunmak için harekete geçmelerine neden olmuştur.

15 Temmuz öncesinde Hulusi Akar, kışla emniyetine büyük önem vermiş, askerin öncelikli görevinin kendisinin ve kışlanın güvenliği olduğunu vurgulamıştır. 2013’te Diyarbakır’da askerî birlikte yaşanan bayrak indirme olayından sonra kışlaya izinsiz girişlere karşı sert önlemler alınmasını istemiş, bu konuda eğitimler düzenletmiş ve kışla komutanlarının sorumluluğunu artırmıştır. Kara Kuvvetleri Komutanı ve sonrasında Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde, toplumsal olaylarda tank ve zırhlı araçların nasıl kullanılacağına dair çalışmalar yapılması emrini vermiştir.

Hulusi Akar 15 Temmuz öncesinde kışla emniyeti ile ilgili olarak astlarına sürekli  “en büyük tehlikenin, vatandaşın kışlaya girmesi” olduğunu belirtmiştir. Nitekim 15 Temmuz ile ilgili yapılan yargılamalarda, askerler yaptıkları savunmalarda kendilerine ”terör saldırısı alarmı verildiğini”, “kışla emniyetini sağladıklarını” belirtmişlerdir.

Tatbikat ile İlgili Emirleri

Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanlığı döneminde tatbikat sisteminde köklü bir değişiklik yapmıştır. Zamana bağlı olmayan, hazırlıksız ve gerçekçi tatbikat modelini oluşturmuş, bunu 4’üncü Kolordu ve 28’inci Mekanize Piyade Tugayı’nda bizzat uygulamıştır. “Eğitim yok, eğitim kalktı, hep tatbikat yapılacak. Eğitim, tatbikatın içinde olacak” şeklinde verdiği emirler ile “eğitim” kavramını tamamen kaldırarak, tüm yıl boyunca sürecek tatbikat anlayışını benimsetmiştir.

Akar, eğitim ve tatbikat kavramlarını kesin çizgilerle ayırarak, artık sadece tatbikat yapılacağını vurgulamış ve bu yeni anlayışa sıkı şekilde uyulmasını istemiştir. Öyle ki, personelin sürekli tatbikat mantığıyla hareket etmesini sağlamıştır. Bu yaklaşım, askerî hazırlık ve operasyonel reflekslerin değiştirilmesine yönelik önemli bir dönüşüm olarak değerlendirilmektedir. Nitekim 15 Temmuz ile ilgili yapılan yargılamalarda, askerler yaptıkları savunmalarda kendilerine “tatbikat emri verildiğini” belirtmişlerdir.

Kolluk Kuvvelerinin Toplumsal Olaylarda Desteklenmesi (KOKTOD) Protokolünün Acele Olarak İmzalatılması 

Kamuoyunda EMASYA (Emniyet Asayiş Yardımlaşma) protokolü olarak bilinen, Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasındaki 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu 11/d Maddesi Gereğince Alınması Gereken Müşterek Tedbirlere İlişkin Protokol, 2010 yılında AKP Hükümeti tarafından darbeye zemin hazırladığı gerekçesiyle iptal edilmiştir.

Kolluk Kuvvelerinin Toplumsal Olaylarda Desteklenmesi (KOKTOD) kapsamında yani TSK birliklerinin şehir merkezlerinde kullanılmasına imkân tanıyan bu protokol 6722 sayılı yasa ile tekrar yürürlüğe konmak üzere, Haziran 2016 ayında Meclis gündemine getirildi. Hükümet, yasanın bir an önce kabulü için yoğun gayret gösterdi. TBMM'den hızla geçirilen yasa, imzalanması için 13 Temmuz 2016 tarihinde uçakla Marmaris'e gönderildi. Erdoğan’ın süratle onayladığı kanun 14 Temmuz 2016 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlandı ve 15 Temmuz'dan bir gün önce devreye konuldu. Ne tesadüf ki 15 Temmuz gecesi, bir kısım askerî personel, terör eylemlerine müdahale için KOKTOD kapsamında görevler almışlardır.

Yasa, 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11. maddesine aşağıdaki eklemeleri yapıyor;

“Genel kolluk kuvvetlerinin imkân ve kabiliyetlerini aşan durumlarda terörle mücadele için gerekli olması veya terör eylemlerinin kamu düzenini ciddi şekilde bozması hâlinde, İçişleri Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla TSK görevlendirilebilir.”

“Görevlendirilecek TSK birliklerinin çapı, teşkilatı, konuşlandırılacağı yerler, emir komuta ilişkileri, kuvvet kaydırılması ve bu kapsamda gerekli görülen diğer hususlar Genelkurmay Başkanlığı tarafından belirlenir. Görevlendirilen TSK birlikleri ve personeli, kendi komutanının sorumluluğu altında ve onun emir ve talimatlarına göre 4.1.1961 tarihli ve 211 sayılı TSK İç Hizmet Kanununda belirtilen yetkiler ile kolluk kuvvetlerinin genel güvenliği sağlamada sahip olduğu yetkileri kullanarak verilen görevleri yerine getirir."

Hulusi Akar'ın “Gidişat Kötü, Ülke Uçuruma Sürükleniyor. Plan, Program Yapın. Ne Boş Duruyorsunuz!” Şeklinde İfadeleriyle Algı Yönetimi

Genelkurmay Başkanı Başdanışmanı Albay Orhan Yıkılkan’ın mahkeme beyanına göre, Mart 2016 ile Haziran 2016 arasında Hulusi Akar’ın söylemlerinde ve tavırlarında dikkat çekici değişiklikler meydana gelmiştir. 

Yıkılkan, Haziran 2016 öncesinde Hulusi Akar’dan hükümet karşıtı söylemler duyduğunu ve Akar’ın çevresine “Gidişat kötü, ülke uçuruma sürükleniyor, plan program yapın, ne boş duruyorsunuz!” dediğini aktarmaktadır. Albay Yıkılkan ifadesinde, Hulusi Akar’ın ordu içindeki dengelerden rahatsız olduğunu ve Balyoz davası sanıkları eski askerlerin görevde olmamasından şikâyet ettiğini söylerken, “Eğer Balyozcular olsaydı, bu meseleyi çoktan halletmiştim” dediğini, mevcut karargâh kadrosunun beklentilerini karşılamadığını düşündüğünü ifade etmiştir.

Albay Yıkılkan ayrıca Hulusi Akar’ın “Bunlarla bu iş olacak gibi değil. Siz bir plan yapın, bir program yapın, getirin. Bana düşen rolü oynarım” dediğini ifade etmiştir. Yıkılkan, bu sözlerin Mart 2016’daki Abidin Ünal görüşmesinden sonra geldiğini ifade etmektedir.

Askerî Casusluk Davası Kapsamında Hulusi Akar, Yaşar Güler ve Savcı Okan Bato Arasındaki Görüşmeler  

16 Nisan 2013 tarihinde, İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlanan “Askerî Casusluk” davası kapsamında  dönemin İstihbarat Başkanı Yaşar Güler ve bağlı olduğu Genelkurmay İkinci Başkanı Hulusi Akar yönetiminde orta düzey rütbede askerî personelden bir heyet oluşturulmuştur. Bu heyet, yaptığı değerlendirme sonucu bir fuhuş çetesi tarafından Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli subay ve astsubayların tuzağa düşürüldüğü ve fuhuş çetesi tarafından tuzağa düşen bu askerlerden elde edilen gizli nitelikteki askerî bilgi ve belgelerin paylaşılmasının suç teşkil ettiği yönünde karar almıştır. Bu karar, askerî casusluk davasına bakan mahkemeye Yaşar Güler ve Hulusi Akar imzalarıyla gönderilmiştir.

17 – 25  Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonları sonrasında Türkiye’de oluşan yeni konjonktürde  “Askerî Casusluk Davası” sanıkları 26 Şubat 2016 tarihinde beraat ettirilmiş ve aynı dönemde İzmir Başsavcı Vekili Okan Bato tarafından Askerî Casusluk Davasına karşı “Askerî Casusluk Kumpas İddianamesi” hazırlanmaya başlanmış ve iddianame 15 Nisan 2016 tarihinde kabul edilmiştir. 15 Nisan 2016 tarihi  öncesinde savcı Okan Bato ile Hulusi Akar ve Yaşar Güler arasında görüşmeler olduğu idda edilmiştir. Askerî Casusluk Davasında mahkemeye sunulan evraklardaki imzaların Hulusi Akar ve Yaşar Güler’e ait olması sebebiyle, savcı Okan Bato tarafından açılan Askerî Casusluk Kumpas davasının iddianamesinde de Akar ve Güler’in isimlerinin geçmesi gerekirken bu iddianamede isimleri geçmemiştir. 

Hulusi Akar ve Yaşar Güler’in Askerî Casusluk davasında mahkemeye sunulan evraklardaki imzalarının, kendilerini 15 Temmuz 2016 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve mensuplarına kurulan kumpasa ikna etmek için bir tehdit unsuruna dönüşmüş olması ihtimaller arasındadır.

Özel Kuvvetler Komutanlığı Mezuniyet Töreninde Hulusi Akar ve Hakan Fidan Görüşmesi

Özel Kuvvetler Komutanlığında 15 Temmuz 2016 Cuma gününe planlı olan mezuniyet töreni teamüllere aykırı şekilde 14 Temmuz 2016 Perşembe gününe alınmıştır. Mezuniyet töreni sonrasında 18.00 ile 00.30 saatleri arasında Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan arasında ikili görüşme yapıldığı ortaya çıkmıştır.

Bu ikili görüşmenin şahidi olan Genelkurmay Başkanı Emir Subayı Kurmay Yarbay Levent Türkkan mahkeme ifadesinde, “bu kadar uzun süren ve teamüllere aykırı olan bir görüşmenin hayatın olağan akışına uymadığını ve 15 Temmuz gecesinde yaşanan olaylar göz önüne alındığında bunun basit bir tesadüf olarak değerlendirilemeyeceğini” ifade etmiştir. Türkkan, ayrıca 2011-2015 yılları arasında Necdet Özel’in emir subayı olarak görev yaptığını ve onun hiçbir zaman bu denli uzun ve özel bir görüşme yapmadığını belirtmiştir. Ancak Hulusi Akar’ın, Hakan Fidan ile sık sık görüştüğünü ancak bu bahsedilen görüşmenin diğerlerinden çok farklı olduğunu vurgulamıştır. Bu görüşme sırasında kimsenin yanlarına yaklaştırılmadığını, çay servisi bile kabul edilmediğini ve kendisinin çay veya çorba teklif ettiğinde sert bir şekilde geri çevrildiğini anlatmıştır. Görüşmenin ardından Hulusi Akar’ı konutuna bıraktığında Akar’ın yüz ifadesinden ve halinden tedirgin olduğunu net bir şekilde gözlemlediğini de eklemiştir.

Hulusi Akar’ın, Türk ve Müslüman Olmayan AKP'liler Listesi Hazırlatması ve Siyasi Hesapları

15 Temmuz yargılamalarında askerlerin mahkeme ifadelerinde Hulusi Akar’ın şahsi siyasi hesaplarına işaret eden çarpıcı bilgiler de yer almaktadır. Bunlardan birisi, Hulusi Akar tarafından hazırlatılan “Türk ve Müslüman Olmayan AKP’liler Listesi”dir.

Albay Orhan Yıkılkan’ın mahkeme ifadesinde bu listeyi kendisinin hazırlamadığını, ancak odasında bulunduğunu ve Hulusi Akar’ın kimlere hazırlattığını bilmediğini söylemektedir.

Bu listenin hazırlanma amacı konusunda Yıkılkan, Akar’ın “bu listeyi ileride kullanmak üzere oluşturmuş olabileceğini” öne sürmektedir. Yıkılkan, soruşturmanın bu tür belgelere ulaşması halinde Akar’ın siyasete yönelik niyetlerinin açıkça görülebileceğini ifade etmektedir.

Hulusi Akar’ın Siyasi İddialarla Anketlerde Öne Çıkması

Albay Yıkılkan, Haziran 2016’da odasında çeşitli siyasi anketler bulunduğunu belirtmektedir. Bu anketlerin Türkiye’deki siyasi dengeleri değiştirebilecek iki isme odaklandığını söylemektedir:

  1. Meral Akşener
  2. Hulusi Akar

Bu anketlerin içeriğinde Akar’ın siyasi geleceğiyle ilgili değerlendirmeler bulunduğu ifade edilmektedir. Yıkılkan, 15 Temmuz sonrası kendi odasındaki bu belgelerin yok edilmediğini, ancak Hulusi Akar’a ait olabilecek tüm belgelerin ortadan kaldırıldığını vurgulamaktadır.

Hulusi Akar Siyasiler ile Yakın ilişkiler Kurarak Ordunun Siyasallaşmasının Önünün Açtı

Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı olduktan sonra ordunun adeta siyasallaşmasına zemin hazırlayarak tarihte ilk defa ve teamüllere aykırı bir şekilde siyasilerle ve sivillerle içli dışlı olmaya başlamış ve rekor düzeyde görüşmeler yapmıştır. Hatta bu ziyaretlerin önemli bir kısmını Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler adına kayıt edilmesi emrini vererek ve ziyaret sonrası Yaşar GÜLER'e açıklama yaptırarak dikkat çekmemeye çalışmıştır. Yapılan faaliyetlerle ilgili olarak Genelkurmay ceridesinden çıkarılmasını istediği çok faaliyetler olmuştur ve AKP milletvekili Şirin Ünal'ın ziyaretlerinin de Genelkurmay ceridesinden silinmesini emretmesi buna örnek teşkil etmektedir.

Hulusi Akar ve Erdoğan’ın, 15 Temmuz Öncesi Abdullah Gül'ün Evini Gizlice Ziyaret Etmesi

15 Temmuz’dan iki ya da üç hafta önce Hulusi Akar ve Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül’ün İstanbul/Ayazağa’daki ofisine sivil ve korumasız olarak plansız bir ziyaret gerçekleştirmiş ve bu üçlü görüşme sabaha karşı saat 02.00’ye kadar sürmüştür.

Efes Tatbikatı Sonrası Aksaz Kampında Erdoğan, Hulusi Akar ve Kuvvet Komutanları ile Tuğamiral Cihat Yaycı'nın Gizli Toplantısı

31 Mayıs 2016 günü gerçekleşen Efes Tatbikatının seçkin gözlemci gününden sonra, TSK Komuta heyeti, Org. Hulusi Akar, Org. Salih Zeki Çolak, Org. Bülent Bostanoğlu, Org. Abidin Ünal ve Org. Galip Mendi, Aksaz kampında ilginç bir şekilde 2 gün konaklamışlardır. Bu süre zarfında kampa eşlerini de getirmemişlerdir. Tatilin son günü akşam saatlerinde Aksaz kampının uzak bir bölgesinde yer alan, sadece generallerin kaldığı, helikopter iniş ve kalkışları için de müsait olan bölgedeki köşk ismi verilen yerde; Recep Tayyip Erdoğan, Hulusi Akar, Kuvvet Komutanları ve bir Tuğamiral, daha önceden programlarında olmayan ve resmi kayıtlarda tatilde göründükleri bir zamanda esrarengiz bir toplantı icra etmişlerdir. Erdoğan’ın helikopterle Aksaz’a geldiği toplantıya, söz konusu Amiral de aynı gün gelmiştir. TSK’nın işleyişi gereği Kuvvet Komutanlarının katıldıkları toplantılarda, katılımcılar dışında her zaman özel sekreter veya emir subayı mutlaka yer alır ve not alır. Toplantı sonunda aldığı notları komutana arz eder. Kuvvet Komutanı da alınan notlardan uygun gördüklerini direktif olarak Karargahının Kurmay Başkanına verir. Kurmay Başkanı da ilgili başkanlıkları görevlendirerek emir, talimat, proje olarak komutan direktiflerinin yerine getirilmesini sağlar. Söz konusu toplantıya özel sekreter ya da emir subayı alınmamıştır. Ama o gün için bir Tuğamiral’in bu toplantıda yer alması dikkat çekicidir.

Hulusi Akar'ın Teamüllere Aykırı Diğer Görüşmeleri

  • Hulusi Akar’ın, 12-13 Temmuz Tarihlerinde Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ile Yaptığı Rutin Dışı İki Görüşme
  • 13 Temmuz'da Çiftlik Yerleşkesinde Hulusi Akar ve Hakan Fidan'ın Görüşmesi
  • 14 Temmuz’da Hulusi Akar’ın, Rutin Dışı Olarak Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan ile Görüşmesi
  • Hulusi Akar’ın 15 Temmuz’da Milli İstihbarat Teşkilatında Görevli Emekli Albay Sadık Üstün ile Plan Dışı Görüşmesi

 

II. 15 TEMMUZ GÜNÜ FAALİYETLERİ

Hulusi Akar ve Emekli Tümgeneral Şirin Ünal’ın Teamüle Uymayan Görüşmeleri 

Hulusi Akar'ın normalde resmî ve özel tüm görüşmelerinin emir subayı Yarbay Levent Türkkan tarafından planlandığı ancak 14 ve 15 Temmuz günleri Hakan Fidan ve Şirin Ünal ile yapılan görüşmelerin emir subayı bilgisi haricinde planlandığı ve teamüllere uymayan görüşmeler olduğu ortaya çıkmıştır. 

15 Temmuz günü saat 14.00’te AKP Milletvekili Emekli Tümgeneral Şirin Ünal’ın Genelkurmay Başkanlığı Karargahına geldiğini, Hulusi Akar’ın onunla makamında yaklaşık iki saat görüştüğünü, bu görüşmenin tamamen plan dışı olduğunu ve Akar’ın görüşme sonunda; “bu görüşme kesinlikle kayıtlara girmesin!” diye kendisine bizzat talimat verdiğini ifade eden Yarbay Türkkan, Hulusi Akar'ın programının daima önceden belli olduğunu, Genelkurmay Başkanının bir milletvekili için programını değiştirmeyeceğini belirttikten sonra “ama o milletvekili bu istisnayı oluşturma gücü olan Cumhurbaşkanı veya Başbakan’ın emriyle geldiyse o başka!” diye belirtmiştir. Ayrıca Şirin Ünal'ın 15 Temmuz’da tüm geceyi Cumhurbaşkanının yanında geçirdiği de ortaya çıkmıştır. 

Hulusi Akar’ın Uçuş Yasağı Emrinin Ege Ordu Komutanlığı Bölgesini ve Ankara’yı Kapsamaması (Marmaris Uçuşuna Engel Olunmaması)

15 Temmuz’da Silahlı Kuvvetler Komuta Harekât Merkezi’nde görev yapan Kurmay Albay Osman Kardal, Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nde verdiği ifadede, dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın 15 Temmuz’da “Türkiye hava sahasının uçuşa kapatılması emri”ni verdiğini söylemesinin gerçeği yansıtmadığını belirtmiştir. 

Kardal, mahkemeye sunduğu delillerle, hava sahasının aslında tamamen kapatılmadığını, Ankara ve Ege hava sahalarının özellikle açık bırakıldığını vurgulamıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bulunduğu Marmaris’in ve uçuşların yapıldığı Akıncı Üssü’nün uçuşa kapatılmamasının dikkat çekici olduğunu söylemiştir. Ayrıca, Hava Kuvvetleri ve Özel Kuvvetler personelini taşıyan ulaştırma uçaklarının uçuşlarına, Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler ve Tuğgeneral İlhan Kırtıl’ın onayıyla izin verildiğini öne sürmüştür.

Genelkurmay Harekât Merkezi’ndeki telefon kayıtları, video görüntüleri ve ceride kayıtlarının kasıtlı olarak gizlendiğini iddia eden Kardal, İlhan Kırtıl’ın yalan beyanda bulunduğunu ve sorumluluktan kaçmaya çalıştığını savunmuştur. Bu ifadeler, 15 Temmuz’da yapılan uçuşların Hulusi Akar’ın bilgisi ve izni dahilinde gerçekleştiğini ortaya koymaktadır.

Hulusi Akar ve Hakan Fidan’ın Marmaris Tuzağı

Hulusi Akar, 15 Temmuz günü saat 18:30'da verdiği emirle, belirli ordu birliklerinin uçuşlarını durdurmayı istemiştir. Ancak, bu emir yalnızca Kara Havacılık Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı’na ulaşmıştır. Hava kuvvetlerine yönelik herhangi bir yasaklama yapılmamıştır. Bu durum, Akar’ın emrinin tüm hava sahasını kapsayan geniş bir kısıtlama olmadığını göstermektedir.

Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürü Albay Ramazan Gözel’in ifadesine göre Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Marmaris’e helikopterle gitme olasılığını önceden biliyorlarmış gibi hareket etmişlerdir. Hulusi Akar’ın, Marmaris’teki operasyonla ilgili olarak İzmir Kara Havacılık Alay Komutanı Murat Dağlı'nın bilgi kartını istemesi, İzmir'deki olayları ve helikopter uçuşlarını kapsayan bir durumu işaret etmektedir.

İzmir Kara Havacılık Alay Komutanı  Murat Dağlı’nın, Marmaris’e yapılan uçuşları gerçekleştiren bir pilot olduğu ve sonrasında müebbet hapis cezası aldığı göz önüne alındığında, Akar ve Fidan’ın bu gelişmeleri bildiği ve durumu engellemedikleri çıkarımı yapılabilir. 

Ayrıca Gökhan Sönmezateş'in "Emri Kraldan Aldım" sözü, Hulusi Akar’la ilişkilendirilerek, bu kişilerin planının bir parçası olarak hareket etmiş olabileceği şüphesini artırmaktadır. Bu durum, Hulusi Akar ve Hakan Fidan’ın planı engellemek yerine, gerçekleşmesine katkı sağladığı ya da buna göz yumdukları yönünde güçlü bir izlenim bırakmaktadır.

Hulusi Akar’ın 15 Temmuz’da Mesaiye Çağırdığı Askerî Personeli Tutuklatması

Hulusi Akar’ın, 15 Temmuz günü adli müşavir Tuğgeneral Hayrettin Kaldırımcı’yı, Kara Havacılık Komutanı ve Merkez Komutanı ile birlikte yanına çağırması, oldukça dikkat çeken bir durumdur. Bu emir, Akar’ın 15 Temmuz olayları sırasında önemli bir rol oynadığına dair şüpheleri pekiştiren bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Adli müşavir ve askerî savcıların, 15 Temmuz’daki faaliyetler ile hiçbir bağlantısı olmadığı halde, yalnızca görev başında oldukları için müebbet hapis cezası almaları, hukukun adaletli bir şekilde işlemediğini ve 15 Temmuz’daki faaliyetler ile bağlantısı olmayan kişilerin bile suçlu gösterildiğini kanıtlamaktadır.

Hulusi Akar’ın, statüsünü ve komuta gücünü kullanarak, adli müşavir ve diğer personeli görev yerlerine çağırması, bunların sonrasında tutuklanmalarına neden olmuştur. Bu durum, Akar’ın kritik anlarda bilinçli olarak harekete geçtiğini, bazı olayları engellemek yerine gerçekleşmesine göz yumduğunu göstermektedir.

Akar, verdiği yada vermediği emirler ile maiyetini bilinçli olarak yönlendirmiş ve tuzak kurarak insanları suçlu göstermiştir. Akar’ın, darbe girişimi ile ilgili emirler verirken, birçok askerî ve adli personeli görev başına çağırmasının, aslında sistemin işleyişini ve darbe sürecini manipüle etme amacını taşıdığı ifade edilmektedir. Bu davranışlar, Akar ve Fidan’ın darbe ile ilişkili oldukları iddialarını güçlendirmektedir.

15 Temmuz 2016 Günü İzmir'de Bulunan Kara Kuvvetleri Komutanını Görevden Çağırması

15 Temmuz 2016 günü saat 08.00’de İzmir'de bulunan dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak’ın teamüllere aykırı olarak görevden çağırılması hususu da açıklık kazanmamıştır. Salih Zeki Çolak da ifadesinde neden çağırıldığını anlayamadığını ifade etmektedir. 

Salih Zeki Çolak, 14 Temmuz günü İstanbul'da Kuleli Askerî Lisesi'nin mezuniyet törenine katılmayı, 15 Temmuz sabahı ise Balıkesir'den İzmir'e geçip Maltepe Askerî Lisesi mezuniyet törenine katılmayı planlamıştır. Ancak, 15 Temmuz sabahı özel kalem müdürünün, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın kendisini öğleden sonra karargâha çağırdığına dair bilgi vermesi üzerine programında değişiklik yapmıştır. Böylece, Çolak’ın akşam 18.00’deki dönüş planı, 13.30 gibi Ankara'ya dönmek üzere değiştirilmiştir.

Bu ifade bağlamında Salih Zeki Çolak'ın, 15 Temmuz günü gelişen olaylar ile ilgili net bir açıklama yaptığı görülmektedir. Çolak'ın ifadelerinde dikkat çeken noktalardan biri, toplantının saat 14.00’e alınma nedeninin kendisine bildirilmemiş olmasıdır. Bu durum, 15 Temmuz günü yaşanan olaylar ve bu tür değişikliklerin zamanlamasına dair çeşitli şüpheleri ve soruları gündeme getirebilir.

İstanbul'daki Gemi İndirme Töreni İçin 15 Temmuz’da İstanbula Gitme Planının İptal Edilmesi 

15 Temmuz 2016 tarihinde, Hulusi Akar’ın İstanbul’daki gemi indirme törenine katılma planı, beklenmedik bir şekilde değiştirilmiştir. Haftalar öncesinden, 15 Temmuz akşamı İstanbul’a gitmek üzere plan ve gerekli hazırlıklar yapılmıştır. Ancak 15 Temmuz sabahı Hulusi Akar, programını değiştirerek İstanbul’a 16 Temmuz sabahı gitme kararı almıştır.

Hulusi Akar’ın Emir Subayı Yarbay Levent Türkkan savunmasındaki beyanında 15 Temmuz günü İstanbul'daki gemi indirme törenine gitme planının aynı gün akşama doğru iptal edildiğini açıklamış ve bunun daha önce hiç yaşanmamış bir şey olduğunu beyan etmiştir. Bu husus 15 Temmuz akşamında yaşanılanlar düşünüldüğünde Hulusi Akar’ın belirli bir plan dahilinde hareket ettiğini açıkça göstermektedir.

Hulusi Akar’ın Genelkurmay Binasından Çıkışı ve Akıncı Üssüne Gidişi

Genelkurmay Başkanı Akar, 15 Temmuz günü Genelkurmay Başkanlığı binasından çıkarılırken dahi etrafındaki askerler tarafından takip edilmiştir. Kameralara yansıyan görüntülerde Genelkurmay'dan 1A kapısından çıkarken bile herkes onu takip etmiş, o yavaşlayınca herkes yavaşlamış, o durunca herkes durmuş, o devam edince herkes devam etmiştir. Hulusi Akar, emirler vermeye devam etmiştir. Sözde derdest haldeki komutan, üniformasının kepini istemiş ve emir verdiği takım elbiseli koruma görevlisi Başçavuş Abdullah Erdoğan koştura koştura telaş içerisinde emrin gereğini yapmış ve kepi kendisine teslim etmiştir.

Akıncı Üssü’ne Girişte Nöbet Selamı!

Üste indikten sonra havacı personel tarafından karşılanan Hulusi Akar, bina  içerisine girerken, saygı nöbeti tutan asker, “selam dur” pozisyonuna geçerek kendisini selamlamıştır.

Bu yaşananlar Hulusi Akar’ın o gece gerçekten esir tutulup tutulmadığı konusunda soru işaretleri oluşturmaktadır. Zira, gerçekten zorla alıkonulan bir komutana karşı nöbetçi askerlerin selam durması ve emirlerinin uygulanması, darbe gecesine ilişkin resmî anlatıya ters düşmektedir.

Hulusi Akar'ın Akıncı Üssü'ndeki Tutumu ve Muğlak Emirler

Hava Pilot Tuğgeneral Mehmet Yalınalp, 15 Temmuz gecesi dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve kuvvet komutanlarının yaşanacakları sanki önceden biliyor gibi hareket ettiklerini ve olaylara bilerek müdahale etmediklerini ifade etmiştir. Orgeneral Hulusi Akar’ın 15 Temmuz gecesi yetkisi ve etkisi olduğu halde bunu kullanmadığını detaylı örneklerle anlatan Tuğgeneral Yalınalp, Orgeneral Hulusi Akar’ın yaşanabilecek bir kargaşada ne yapması gerektiğine dair yönetmeliği en iyi bilen kişi olduğunu ancak bunu yapmadığını kaydetmiştir. 

Tuğgeneral Yalınalp, Akar’ın daha önce onlarca kez gittiği Akıncı Üssü’ne getirildiğinde, orayı bilmezden geldiğini iddia etmiştir ve “Akar, belki 50-60 kez Akıncı Üssü’ne gitmiş olmasına rağmen, ‘Beni nereye getirdiniz?’ diye soruyordu. Dahası, ‘Beni bir binaya götürdüler.’ diyerek de gittiği yeri bilmemiş gibi davrandı. O binayı bilmemesi mümkün değil.” ifadelerini kullanmıştır.

"Olaylara Müdahale Etmedi"

Yalınalp, Akar’ın karakteri gereği en küçük olaylarda bile sert tepkisini gösteren bir komutan olduğunu belirterek, 15 Temmuz gecesi ise bu tavrından eser olmadığını dile getirmiştir. Tuğgeneral Yalınalp, “Akar, normal şartlarda olaylara doğrudan müdahale eden bir komutandır. Ancak o gece sabaha kadar bunu yapmadı. Eğer gerçekten durdurmak isteseydi, Komuta Kontrol Merkezi’ne giderek oradaki askerleri engellemeliydi. Ancak bunu yapmadı.” demiştir.

Yalınalp, “Akar neden o gece sabaha kadar bu olayların merkezine gitmek istemedi? Askerlikte bir kural vardır: Bir komutan bulunduğu konum gereği, çevresinde olup bitenlerden sorumludur. O gece Akıncı’da yaşanan her şeyden Akar birinci derecede sorumludur.” şeklinde konuşmuştur.

Orgeneral Akar ve Orgeneral Ünal’ın kasten o gece olaylara müdahale etmediğini detaylı örneklerle anlatan Tuğgeneral Yalınalp şunları da belirtmiştir: “Görüntülere baktığımızda Ünal’ın koridorda bir sağa bir sola gidip gelmesi kesinlikle bir esaret altında olduğunu ifade etmeyen görüntülerin olması, bu sonradan ortaya çıktı malumunuz, Orgeneral Ünal bu görüntülerin açığa çıktığını gördü ve epey bu görüntüleri önlemek için yayılmasını önlemek için gayret sarf etti. Madem, o gece yapılan ve atılan adımların hepsi kanunlara uygunsa bir suç işlemedilerse neden bunların ortaya çıkması engellenmeye çalışılıyor.”

Çay, Kahve, Kuruyemiş

15 Temmuz gecesi Akıncı Üssünde bulunan Abidin Ünal’a mahkemede yöneltilen ve kendisinin de doğruladığı, askerler tarafından kuruyemiş, çay, meyve suyu ikramının aynı şekilde Hulusi Akar için de yapıldığı ve odasında kendisine tahsisli sürekli dışarı ile irtibat kurabildiği bir telefon bulunduğu da bilinmektedir. Nasıl olur da derdest edildiği iddia edilen bir komutana böylesi imkanlar ve yetkiler sunulabilmiştir?

 

III. 15 TEMMUZ SONRASI FAALİYETLERİ

Hulusi Akar’ın Mahkemeye İfade Vermeye Gitmemesi

15 Temmuz ile ilgili “çatı davası” yargılamalarında Genelkurmay Başkanlığı’nın işgaliyle ilgili tanık olarak dinlenmesini için mahkemeye davet edilen Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, hiçbir mahkemeye ifade vermeye gitmemiştir. Bu durum Akar’ın 15 Temmuz’da yaşadıkları ile ilgili şüpheleri artırmıştır.

Hulusi Akar’ın KHK ile Yapılan Hukuksuz İhraçlara İmza Atması

15 Temmuz sonrasında Milli Savunma Bakanı olan Hulusi Akar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden 15 Temmuz’dan sonra Kanun Hükmünde Kararnameler ile toplamda 23 bin 364 kişinin ihraç edildiğini belirtmiştir.

Hulusi Akar’ın Bilgisi Dahilinde Genelkurmay Başkanlığında Askerî Personele İşkence Edilmesi

15 Temmuz’da Genelkurmay Özel Kalem Müdürlüğü’nde görev yapan Binbaşı Asım Şanöz, Genelkurmay Kışlası’nda 26 saat boyunca dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler’in bilgisi dahilinde ağır işkence gördüğünü belirtmiştir.

Binbaşı Şanöz, 3 Ağustos’ta komuta katında eli kelepçelenerek bir odaya götürüldüğünü daha sonra gruplar halinde koridora çıkarılarak komutan odalarının önünden geçirilip Genelkurmay Kışlası’nda bulunan ve işkence için düzenlenen poligon binasında 26 saat boyunca gördüğü işkenceyi mahkemede anlatmıştır.

Kaynaklar

- Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi 2017/109 Esas sayılı [Çatı] dava dosyası kapsamında 12.04.2019 ve 15.04.2019 tarihlerinde Albay Orhan Yıkılkan'ın savunmasındaki beyanı

- "15 Temmuz gecesi AKINCI'da yaşananların sorumlusu Hulusi Akar'dır!"

- Hulusi Akar 15 Temmuz Tuzağının Taşlarını Nasıl Döşedi?

- Kışlanın Emniyetini Almak “Darbe Suçu” mu?

- Sanıkların ‘’15 Temmuz’da Tatbikat Emri Verildi’’ Savunması Suçtan Kurtulma Amaçlı mı?

- 15 Temmuz’a Günler kala Yaşanan İlginç Gelişmeler - 1

- İki Önemli İmza ve Askeri Casusluk Davalarından 15 Temmuza Giden Yol

- TSK Komuta Kademesi ile Erdoğan'ın Esrarengiz Buluşması

- Hulusi Akar-Hakan Fidan-Şirin Ünal’ın Teamüle Uymayan Görüşmeleri ve Motivasyonları

- Hulusi Akar 15 Temmuz'da Ankara ve Ege Hava Sahasını Uçuşa Serbest Bırakmış

- Hulusi Akar ve Hakan Fidan’ın Marmaris Tuzağı

- Bir Hulusi Akar Klasiği: Önce Mesaiye Çağırdı, Sonra Darbeci Diye Tutuklattı

- 15 Temmuz’a Günler kala Yaşanan İlginç Gelişmeler - 2