Sadık Üstün - Emekli Albay

Sadık Üstün - Emekli Albay
24/06/2025

I. 15 TEMMUZ ÖNCESİ FAALİYETLERİ

Hakan Fidan’ın MİT’e Transfer Ettiği İki Askerden Biri Sadık Üstün

15 Temmuz’un gizemli ismi Sadık Üstün, Özel Kuvvetler Komutanlığı Kurmay Başkanlığı yaptıktan sonra Harp Okulu Alay Komutanlığı’na getirilen bir askerdir. Genelkurmay Başkanlığı’na kadar gidebilecek bir kariyer yoluna girdikten sonra sürpriz biçimde generalliğe terfi ettirilmeyince, 2005 yılında emekli olmuştur.

Emekli olur olmaz ünlü işadamı İbrahim Cevahir’le ‘Cevahir Özel Güvenlik ve Koruma Hizmetleri’ şirketini kurmuş ve Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı üstlenmiştir. Şirket, özel güvenlik alanında atış poligonu kurmaktan, alarm merkezi işletmeye kadar pek çok önemli ayrıcalıklarla donatılmış bir şirkettir.

Eski bir TSK personeli olan Hakan Fidan, MİT Müsteşarı olmasının ardından TSK’dan tanıdığı Sadık Üstün’ü MİT kadrosuna katmıştır.

Hakan Fidan’ın TSK kökenli olarak MİT’e getirip çok kritik pozisyon verdiği öne çıkan iki isim var. Bunlardan biri Kemal Eskintan diğeri ise Sadık Üstün'dür.

Paralel MİT

Üstün ve Eskintan, MİT’te önce dikkat çekmeyen farklı birimlerde görevlendirilip MİT’i tanımaları sağlandıktan sonra doğrudan Hakan Fidan’a bağlı çalışan pozisyonlara getirilmişlerdir. Bu yapı, kurum içinde “Paralel MİT” olarak adlandırılmaktadır.

Çünkü; Üstün ve Eskintan, istihbarat teşkilatının tüm imkanlarından faylanırken; bazı çalışmalarını, faaliyetlerini, elde ettikleri bilgileri ve raporları kurum kayıtlarına geçirmeden doğrudan Hakan Fidan’a arz ettikleri bir sistemde faaliyetler göstermişlerdir. Yani “log kayıtlarına geçmeyecek şekilde” çalışmalarda bulunmuşlardır. İşte Hakan Fidan’ın “15 Temmuz Faaliyet Merkezi” tam olarak burasıdır.

Sadık Üstün'ün İstihbaratın Kalbine Yerleştirilmesi

Sadık Üstün, MİT’e geldiği ilk dönemde eğitim birimi, ardından NATO temsilciliği gibi farklı pozisyonlara yerleştirildikten sonra 15 Temmuz hazırlıklarının başladığı dönemde; MİKİK olarak bilinen Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulu’nda önemli bir pozisyona getirilmiştir.

MİKİK, Hakan Fidan döneminde hükümetin desteğiyle yasal yetkilerle donatılan ve jandarma, emniyet ve askerî istihbaratın tüm bilgilerini akıtmak zorunda oldukları bir kurul haline getirilmiştir. Hatta o dönem MİT’e bu yetkilerin verilmesi “MİT, Esad’ın El Muhaberatı gibi oluyor” tartışmasını doğurmuştur. Kemal Eskintan’ın ismi 15 Temmuz sürecinde insan kaçırma gibi illegal işlerle anılmıştır. Sadık Üstün’e verilen görev ise 15 Temmuz öncesi Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde çalışmaktır.

15 Temmuz'a Giden Süreçte Sadık Üstün'ün TSK İçi Faaliyetleri

Sadık Üstün, 15 Temmuz’da öne çıkan “iki orgeneral” ile oldukça samimi olan bir eski askerdir. Bu iki isim dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar ve dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Abidin Ünal'dır.

Eski bir asker olan Yeniçağ Gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ 2015 yılında yayınladığı “İmamların Öcü” adlı kitabında Sadık Üstün’ü şöyle anlatıyor:

“Harp Okulu’nda Öğrenci Alay Komutanlığı son derece stratejik bir görevdir. 1981 mezunu olan Sadık Üstün Albay beklendiği gibi generalliğe terfi edemedi. Bu durumun sorumlusu olarak Yaşar Büyükanıt, Ergin Saygun ve İlker Başbuğ’u gördüğü bilinen Sadık Albay, emekli olmasına rağmen Hulusi Akar ile irtibatını hiç koparmadı. Akar’ın Hasdal Askerî Cezaevi’nin de sorumluluk alanında bulunduğu 3. Kolordu Komutanlığı sırasında emekli Albay Sadık, kolordu karargâhında saatlerce Akar ile bir araya geliyordu. Kapalı kapılar ardında nelerin konuşulduğu elbette bilinmiyor ama bir korgeneralin makamında emekli bir albayla saatlerce sık sık görüşmesinin teamüllere uygun olduğunu söylemek mümkün değil.”

Hulusi Akar’la samimiyeti “teamül dışı” olarak tanımlanan Sadık Üstün’ün, Org. Abidin Ünal’la samimiyetini ise Akın Öztürk “sırdaş” olarak niteliyor.

Sadık Üstün'ün Görev Tanımı

Kaynak, Sadık Üstün’ün görev tanımını ise şöyle özetliyor; “TSK içerisinde tanıdığı kişilere yönlendirme yapmak, TSK içinde görevlendirmeler yapmak ve listeler oluşturmak;”

Normalde MİT’in yasal olarak TSK içerisinde istihbarat toplamak gibi bir görevi bulunmamaktadır. Ancak Üstün’ün “Paralel MİT’te” görevlendirilmesinin ardından bu faaliyet başlamıştır. Üstün, önce Org. Akar ve Org. Ünal’la görüşmelerini sıklaştırmıştır. Ardından TSK içerisinde tanıdığı ve güvendiği isimler üzerinden listeler oluşturulmaya başlamıştır. Bu süreçte pek çok isme ileriki dönemde MİT’te görev alma da vadedilmiştir.

Üstün’ün 15 Temmuz’la ilgili çalıştığı diğer bir grup ise ASDER. Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin kurduğu ASDER, TSK’dan ihraç subay ve astsubaylardan müteşekkil bir yapılanma. 15 Temmuz’da “sahada aktif olarak görev aldıklarını” doğrulayan bu yapılanma aynı zamanda örtülü ödenek üzeriden Suriye iç savaşında da rol almalarıyla gündeme gelmişti. Tandıverdi’nin kurduğu SADAT isimli teşkilat da 15 Temmuz’da sahadaydı ve ölümle sonuçlanan bazı vakaların sorumlusu olmakla suçlanmaktadır. SADAT paramiliter sivil bir güç olarak görülmektedir.

Tanrıverdi, 15 Temmuz’dan sonra Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı’na atanmıştır ve TSK’ya personel alımı dahil pek çok yetkiyle donatılmıştır.

15 Temmuz'dan 1 Yıl Önce Liste Çalışmaları Bitirildi

Farklı kaynaklardan doğrulatılan bilgilere göre, Sadık Üstün'ün TSK içerisindeki faaliyetlerinin “listeleme” kısmı 15 Temmuz’dan yaklaşık bir buçuk yıl önce 2015 başında tamamlanmıştır. Bu zaman dilimi, “Cemaatçi askerler darbe yapacak” söyleminin AKP Medyası tarafından piyasaya sürüldüğü döneme denk gelmektedir. Listelerin tamamlanmasından sonra 15 Temmuz’la ilgili çalışmalara geçilmiştir.

Kaynağa göre; hazırlanan listeler MİT’in veri tabanındaki bilgilerle doğrulanan listeler değildi. Sadık Üstün’ün TSK’da çalıştığı kişilerden topladığı istihbarat yeterli görüldü ve Orgeneral Akın Öztürk’ün ismi de böylece belirlendi.

Kaynak, “Sadık Üstün, Orgeneral Akın Öztürk değil de başka birinin ismini söyleseydi, söylediği o isim ‘1 Numara’ olacaktı. 15 Temmuz’la ilgili ‘istihbarat zaafı var’ tartışması yersiz. Sadık Üstün’ün çalışmaları ve 15 Temmuz gecesi aldığı aktif rol, kurumun (MİT) zaafını değil aksine kurumun bu işin içinde, organizatör olduğunun ve etkinliğinin göstergesi” demektedir.

 

II. 15 TEMMUZ GÜNÜ FAALİYETLERİ

Sözde Darbenin 1 Numarasının Orgeneral Akın Öztürk Olduğunu Söyleyen İlk Kişi MİT Personeli Sadık Üstün

Org. Akın Öztürk, Genelkurmay Çatı davasında esas hakkındaki mütaalasında;

“Ben henüz lojmanda iken MİT görevlisi, Abidin Ünal’ın sırdaşı Sadık Üstün, 8. Kolordu Komutanını arayıp, darbenin liderinin ben olduğumu söyleyerek startı vermiştir. 20 dakika sonra beni arayan Abidin Ünal Akıncı Üssü’ne gitmemi rica ediyor. Evet birileri anlaşmış ve ismim lanse edilmeye başlanmıştır. Bu işi de Anadolu Ajansı üstlenerek, ben daha Akıncı’dayken, gözaltına alındığımı, vatana ihanetten yargılanacağımı duyurmuştur.”

Akıncı Davası’nın ek klasörlerinde yer alan Elazığ’daki 8. Kolordu Komutanlığı’nın 15-16 Temmuz’a ilişkin ceridesine göre; Sadık Üstün TSK’dan devre arkadaşı 8. Kolordu Komutanı’nı saat 22:50’de ve 23:17’de iki kere aramıştır.

Önemli nokta şu ki; Sadık Üstün, Orgeneral Akın Öztürk'ün darbenin 1 Numarası olduğunu söyleyen cümlesini, Akın Öztürk her şeyden habersiz lojmanında pijamalarıyla otururken kurmuştur.

15 Temmuz Gecesi Sadık Üstün'ün Telefon Trafiği

Sadık Üstün’ün 15 Temmuz gecesi tek faaliyeti TSK içerisindeki tanıdığı kişileri arayıp, “Darbenin 1 Numarası Akın Öztürk” demek olmamış. Sadık Üstün, 15 Temmuz’dan bir gün önce Hakan Fidan’la baş başa uzunca görüşen Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı ile de onlarca kez telefon konuşması yapmıştır.

15 Temmuz gecesinin medya faaliyetlerinde de Sadık Üstün’ün telefon trafiği oldukça yoğun. İrtibatta olduğu generalleri tek tek arayıp, telefon numaraları vererek televizyonları aramasını istemiştir.

Albay olarak emekli olan ve MİT’te çalışan Sadık Üstün’ün TSK içerisindeki general seviyesindeki bu askerlere ne yapmaları konusunda telkinde bulunması teamüllere aykırı olması yanında 15 Temmuz’un bir tuzak olduğuna, Sadık Üstün’ün tuzağı planlayanlar arasında olduğuna ve organize olmuş bir ekibin varlığına işarettir.

 

III. 15 TEMMUZ SONRASI FAALİYETLERİ

Avustralya Tatili

İsmi 15 Temmuz yargılamalarındaki resmî belgelerde geçmesine ve “Akın Öztürk” diyen ilk isim olmasına rağmen, yargının da Meclis Araştırma Komisyonu’nun da Sadık Üstün’ün ifadesini almadığını not edelim.

Bunun yerine Sadık Üstün’ün çıkardığı iş sonucu Hakan Fidan tarafından gözlerden uzak ve konforlu bir dinlenmeye alındığı görülüyor. Üstün, 15 Temmuz’un ardından Avustralya’nın başkenti Canberra’daki Türkiye Büyükelçiliği’nde yüksek maaşlı ve rahat bir göreve tayin edilmiştir.

Kaynaklar

https://15temmuzgercekleri.com/15-temmuzun-gizemli-ismi-mit-gorevlisi-sadik-ustun-ve-faaliyetleri/