15 Temmuz, Adaletin Karardığı Gece ve Bir Subayın Çığlığı: “Varsayım Üzerine Suçlama Olmaz”

"21:22 Eşlik İddiası": Görüntülerde Yoksam, Suç Nerede?
Ahmet Yıldız’ın savunması, 15 Temmuz 2016 gecesinin yalnızca siyasi bir kırılma değil, aynı zamanda hukukun temel ilkelerinin de çiğnendiği bir gece olduğunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Yıldız’a yöneltilen bir diğer suçlama ise saat 21:22’de özel kuvvet personelinin Genelkurmay komuta katına girişine eşlik etmiş olması. Ancak bu iddianın da önceki suçlama gibi delilsiz olduğu, hatta teknik delillerle çürütüldüğü savunmasında net bir şekilde belgeleniyor.
"İddia Net, Görüntüler de Net: Ben Yokum"
Mahkemede izletilen kamera kayıtları, iddia makamının dayandığı tek delil. Ancak bu görüntüler, Ahmet Yıldız’ın orada olmadığını gösteriyor. Görüntüler 21:22 saatinde kaydedilmiş ve komuta katına giriş yapan kişileri net bir şekilde gösteriyor. Fakat Ahmet Yıldız bu karelerde yok. Yıldız, “Kamera kayıtlarında ben yokum. Görüntülerde görünmediğim halde nasıl eşlik etmiş olabilirim?” diyerek iddiayı çürütüyor.
Görüntülerle Suçlama Ters Düşüyor
Kamera kayıtlarının yetersizliği ya da çarpıtılmış biçimde sunulması, Yıldız’ın üzerinde özellikle durduğu bir konu. “Kamera görüntüleri bana göre tahrif edilmiş. Ama tahrif edilmiş haliyle bile benim o saatte kimseye eşlik etmediğimi ortaya koyuyor,” diyerek hem görüntülerin hukuken geçersizliğine hem de içeriğinin lehine olmasına dikkat çekiyor.
Yıldız, kamera kayıtlarını üç farklı örnek üzerinden çürütüyor: Koli bandı, kamuflaj elbisesi ve turnike geçiş kayıtları. Hepsi, görüntülerin manipülasyona açık olduğunu ve hiçbir somut suçlamayı destekleyemeyeceğini gösteriyor.
“Varsayım Üzerine Suçlama Olmaz”
Ahmet Yıldız, “Kamera görüntülerinde beni andıran biri olabilir. Ama bu benim olduğum anlamına gelmez,” diyor. Görüntülerde sırtı dönük, elinde bir cisim taşıyan bir şahıs yer alıyor. Ancak bu kişinin kim olduğu net değil. Yıldız, “İlk kez izlediğimde ben de şaşırdım ama ben değilim. %100 eminim” diyerek kendisinden emin konuşuyor.
Bu görüntülerde görülen kişinin Ahmet Yıldız olduğu iddiasının yalnızca tahmine dayandığını, bilimsel bir teşhis yöntemiyle doğrulanmadığını da vurguluyor: “Hukuk tahminle işlem yapmaz. Ağır Ceza Mahkemesi’nde varsayımlarla suç isnadı olmaz.”
Parmak İzi Gerçeği
Yıldız, kendisine yöneltilen başka bir iddiayı da aynı olayla ilişkilendirerek cevaplıyor: O gece koli bandı taşıdığı ve bu bantların komuta katında derdest işlemleri için kullanıldığı yönündeki suçlama. Ancak olay yerinde bulunan toplam 15 koli bandı parçası üzerinde yapılan parmak izi incelemesinde Ahmet Yıldız’ın izine rastlanmıyor. Bu da doğrudan maddi delil eksikliğine işaret ediyor.
"Suç Nerede?"
Savunmasında birçok kez tekrarladığı gibi, Yıldız’ın temel argümanı şu: “Ortada ne bir görüntü, ne tanık, ne delil var. O zaman suç nerede?” Mahkemenin kamera görüntülerine kutsal bir belge gibi yaklaşmasının, savunma hakkını zedelediğini savunuyor.
Teknik Arızalar ve Hukuki Skandallar
Yıldız ayrıca görüntülerin depolandığı hard diskin kaybolduğunu, daha sonra farklı bir kaynaktan tekrar temin edildiğini, bu sürecin teknik olarak denetlenmediğini de ekliyor. Hukuka aykırı şekilde elde edilen görüntüler, Ceza Muhakemesi Kanunu gereği delil olarak kullanılamaz.
Gerçek Görülmek İsteniyor mu?
“Ben burada değilim. Bu çok açık. Ama hala oradaymışım gibi işlem yapılıyorsa, burada amaç suç tespiti değil, tasfiye olur,” diyor Ahmet Yıldız. Savunmasının her satırında hem maddi gerçek hem de hukuki tutarlılık ön plana çıkıyor.
Asım Durmaz